Yeni Türkiye Hakikatsiz Siyaset Soylu Yalan

Siyasetçilerin, yeri geldiğinde yalanı bir araç olarak kullandıkları, tarihte sayısız örnekle sabittir. Bu durum en ateşten itibaren birçok kişinin aklını harcamış, Platon, Machiavelli ve yakın tarihte Leo Strauss gibi birçok önemli ismi yalanın siyasetin harcında olup ileri sürmeye, siyasetçilerin ve devletlerin sahibinin halka en azından “devletin bekası” veya “toplumun selameti” adına “soylu” yalanlar söylemelerini meşrulaştırmaya itmiştir. Bu, Nazilerin propaganda aygıtı, Soğuk Savaş'ın taraflarının uzun vadeli yürüttükleri propaganda savaşları, daha yakın tarihlerde ABD'nin Irak'a müdahalesini meşrulaştırmak için yapıldığı yalan, Türkiye'de ise Gezi kurbanı işlemlerinin gerçekleştiği ve itibarsızlaştırmak için medya yoluyla kurgulanan Kabataş saldırısı gibi görünen, siyasetin bir “yalan söyleme sanatı” olduğu inancında bulan ve Hannah Arendt'in olarak, en büyük olaylardan biri olarak görülen bu önüne sermiştir. Gerçek ile çerçevelenen sınırlar arasındaki sınırların bu şekilde dağılımı, neoliberal siyasetin dümen suyunda şekil yeni düzen dünyasında siyaset, hakikat ve yalan arasında köklü yeni parçalar bloğunu akademik bir bilgilenme çabasının yanı sıra bir sorumluluk haline gelmesi de vardır. İktidarların merkezileştiği, çatışma ortamının ve her geçen gün arttığı, siyasal sağlığın ve komplo teorilerinin dönüp dolaşıp kimilerinince “hakikat sonrası” diye nitelenen yeni bir dünya düzeninde “yeni” Türkiye'nin nerede oluştuğunu sorunlaştırıyor. Ulusal ve uluslararası siyaset yalanlara karşı daha etkili stratejiler, pratikler ve söylenenler ile yardımcı olabilecek bir tartışmaya ön ayak olmayı amaçlıyor. Tanıtım Metni