Yok Ebesinin Örekesi: Küfrün Kısa Tarihi

Konuştuğumuz dilin eğlenceli, anarşist; bir o kadar da zararlı, tehlikeli ve sağı solu belli olmayan ifade biçimi küfürü, aslında bize verilmiş bir lütuf olabilir mi? Yok Ebesinin Örekesi kalıpları yıkanmış, düşündüren ve aynı zamanda eğlendiren bir anlatımla küfrü tüm aşıntılı ayrıntılarla inceliyor. Küfür neden kötüdür? Küfrettiğimizde aslında ne söylüyoruz? Bazı küfürler neden daha rahatsız edici ve kalıcı? Küfrün içinde hayatımızla, tabularımızla ve önyargılarımızla ilişkilerimizi irdeleyen kitap bu ve bunun gibi pek çok araştırıcı cevap arıyor. Rebecca Roache, üzerinden yola çıktığı anlatısında görgü kuralları ve toplumsal normlara detaylı bakıldığında, televizyon ve film dünyasından örneklerle pekiştirildiği bir araya gelmesinde aslında siyasetin küfürden çok daha fazlasına dikkat çekiyor. Tarihi, insanlık kadar eskiye dayanan küfrü tüm ayrıntılarıyla anlamaya çalışan Roache, küfrün insanlar için gerekli ve hatta bazen faydalı olduğunu iddia ediyor. Bu küfürlü yolculukta, küfre uygulanan sansürlerin keyfi ve absürd dünyasını görmek, küfrü küfürden farklı kılan şeyin ne olduğu, küfrü ağırlaştıran ve hafifletici gücü öğrenerek daha etkili bir küfürbaz olmak mümkün. Küfrettiğimizde, yüzümüze ve dinleyenimize aktardığımız, ima ettiğimiz, paylaştığımız şeyler o kadar fazla ki... Küfrün gücünüzü hafife almayın. <img src = "https://s3-eu-west-1.amazonaws.com/dia/kitadagitim/ckeditor_assets/pictures/53/content_1_original_original.jpg" alt = "Tanıtım Metni" height = "15" width = "15" ><font size = "1" color = "white">Tanıtım Metni</font></img>