Yol Deriz Ona
Yol Deriz Ona
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
Yol Deriz Ona'da; bir oğlunun babasına, bir kulun tanrısına vardı, gitgide duaya dönüşen karanlık ve derin sevgi, kelimelere bürünüp sese dönüyor, şunun gibi: “Tanrım, ne zaman diye sormayı çok istiyorum, ama sana yalvarırken gözlerin gözlerime bakarken mu, Bilmiyorum.” Okurun rahatını bozan, onu irkilten, sarsan, yazarlardan eksikler ya da zor sorular, yazarın sesine karışıyor, şunun gibi: “Hiçbir şeye bakmadığında nereye bakar insan?” Adaletsizliğe, zulme uğrayan her kadın adına ve her kadın için tarihin derinliklerinde bir direniş sese dönüşüyor Ava'nın ruhunda, şunun gibi: “Unutmak değil, hatırlamak değil, yalnızca yaşamak devam etmek istiyorum. Ağaçları yeniden görmek istiyorum, kuşları yeniden. Yalnızca sözcüklermi geri istiyorum, yalnızca sesimi.” Sümbülefendi'de dolaşan rüzgârlar, ötüşüyle İstanbul'u susturan martıların sesi, babasıyla ve düşmanla aynı anda savaşan yiğit bir oğlunun mırıltısına karışıyor, şunun gibi: “Sevgi, ölümden güçlüdür. Şimdi gidiyor.” Şimdi sıradalar. Gülşen Funda, ikinci = pek çok sesin arasında kendi sesini arıyor, kendine ait, kendine sahip, kendi imgeleriyle örülü, kendi yolunda ilerleyen o korkusuz ve uzak sesi. Daha güzeli, onu buluyor da! Şimdi şimdi sıra dinleyicide, okurda, sese muhatap kılınanlarda. Aykut ErtuğrulTanıtım Metni
Paylaşmak
