Yönteme Karşı

Feyerabend ölümüne iki yıl kala gözden geçirip ekleme ve çıkarmalar yoluyla yeniden imza attı bu önemli = bilimi sorgulanıyor. Bilgibilimsel, yöntembilimsel, rutink... sorular soruluyor. Sarsıcı, hatta yıkıcı sorular bunları.Dünyayı anlama ve anlamlandırma biçimlerinden biri olan bilimin, modernizmle birlikte oturduğu iktidar koltuğunu tartışıyor. Bilim tek yol mudur? Batı biliminin henüz tam olarak paylaşılmadığı kültürler ve zamanlarda yaşayanlar, hayatın önlerine koyduğu sorunlar aşıp ayakta kalmamışlar mı? Daha sonra da kalamazlar mı? (Bu bugün, yani öz kaynakları ve kültürleri ayrıntılı olarak verilmişken olumlu yanıt vermek zor belki. Soru, bunun kimin eseri olduğudur...) Bilimi “Bilim” yapan, yani bilimin söylediğini tek doğru dereceye yükselten, bunun böyle bizi ikna eden nedir? Akla yatkınlığı mı? Deneyle kanıtlanabilir olması mı? “İyi” sonuçların alınması mı? kısaca bilimin dünyasında; Akılcılığı, onun araçlarını sorgulayarak ezberimizi bozuyor Feyerabend. Peki Batı biliminin, “akılcılığı” yöntemiyle kullanmaktan başka şans yok mudur? Elbette: Bilimsel devrimler söz konusu olduğunda, yani paradigmanın değişiminin değişimi anlarında, “akılcılığın” nasıl örneklerie (Galileo örnekte olduğu gibi) ayaktan sonuna kadar seriyor Feyerabend.İnsanların zihinlerinden eğitime devam ederken, üniversitelerde yaptığınız hegemonya ve bütçeden ona ödemelerin dağılımıyla rekabetsizliğinien bilim, kamuyu kullananlar bile hesaptan hesaplanmakan despot işini sürdürmekli? Konunun uzmanı olmayanların hiçbir söz hakkı olmadığı yerde demokrasiden söz edilebilir mi? Diğer bilme biçimlerini elinin tersiyle bir kenara atan bilim, kendi dışından ortaya çıkan taze kandan da yoksunluk kalıyor mu?Feyerabend, en emin olduğumuz, sorgulamadan kabul ettiğimiz, üzerine koca bir vatandaşlık dünyasında kurduğumuz şeyleri çok temelden sabote ediyor. Bilimsel üretim yapanlar ve bilimle herhangi bir seviyede olanlar bu bilgi anarşistlerinin kucağımıza bırakılan sorulardan kaçamazlar. Tanıtım Metni