Yüksek Fırınlar

Gurbette garip bir işçidir Koca İbrahim. Karısı Elif ve kızı Gülten'le, Almanya'nın Duisburg kentinde yaşayan ve zorlu ekmek mücadelesinde, yüksek fırınların karşısında çalışıyor. Yalımlar fotoğrafıkça, tez zamanda para biriktirip ana vatana dönmeyi hayal eder; Ama bilir, gelmek kadar çalışmak de zordur bu topraklardan. Hem çekip gitse ne olacak? Memlekette ekmek aslanın ağzında; genel olarak durumlar da bir hayli karışık: Tükenmekte gencecik hayatlar haritashanelerde...Bağrı ne kadar yanıksa, gönlü o kadar kırıktır İbrahim'in. İlk karısını hayatın elinden, ikincisini ise veya. Biraz buruk, biraz onuru ayaklar defterinden okumak bir halde kalakalmışken öyle, Elif'i, Türkmen Kızı'nı, yeni bir umutla eş diye kendini seçer. Koca İbrahim bir ismin verilmesi ister, bir de erkek çocuk doğurmasını ister. İlk bebekleri kız olur, ikincisi ise yoldadır. Bu kez muradına erer İbrahim; Deniz Bebek dünyaya merhaba der. Ama şimdide öyle bir şüphe düşmüş ki yüreğine, gözü ne karısını ne bebeğini görüyor... Fakir Baykurt bu romanında, Almanya'daki bir grup işçi ailesinin öyküsünü anlatıyor. Çalışma koşullarındaki uyum sorununa, geleneksel aile yaşantısından namus anlayışına yayılan geniş yaygınlıkta, hem Almanya'yı hem de orada yaşayan Türk ailelerin genel biçiminde yine ustalığına yakışır bir biçim öyküsüne katıyor. Tanıtım Metni