Zeka Tuzağı

“Birçok insanın varlığını sanır; aslında bunlar, yalnızca önyargılarını yeniden düzenler.” WILLIAM JAMES Yüksek zekalı insanların özelliklerine varmadan önce eldeki veriler bizlerden daha donanımlı bir şekilde değerlendirdiğini varsayarız. Muhakeme yeteneklerine güvenir, önyargılardan uzak bilgeleri düşünürüz. Ama durum pek de öyle değil. • Çok zeki insanlar çok mantıksal çözümler üretebiliyor. Nobelli bir fizikçi Arjantin sınırından iki kilo eroin geçirmek üzere kandırılabiliyor, Sherlock gibi bir zihin yaratan Arthur Conan Doyle iki ergen tarafından oyun haline getirilebiliyor. Bilgi ve kaçakçılık, insanların önyargılarına hapsederek yanlış anlaşılmasın kök salmasına neden olabiliyor. David Robson'ın yazdığı “Zekâ Tuzağı” tam da bu. Thomas Edison'dan NASA'ya, Nokia'dan İngiltere milli futbol takımına kadar zekâsına güvendiği pek çok isim ve kurum bu tuzağa düştü, düşmeye de devam ediyor. Peki bu kadar zeki olduğunu anladınız insanlar böyle yanlışlara düşebiliyorsa bizim de düşmemiz kaçınılmaz değil mi? Pek değil. David Robson, zekâ ve deneyim konusunda yakın dönemlerde ortaya atılmış cehalet, meta-unutkanlık ya da işlevsel hatalık gibi yöntemlerden yola uygun, bir anda zekâsına çok güvendiğimiz insanların nasıl ve neden mantıksal olmayan kararlarını alabildiklerini irdeliyor, bir anda da burada de benzer tuzaklardan istasyon için basit ve uygulanabilir simülasyonlar sunuyor. İster zekilerden olun ister biz diğer fanilerden, soru bombardımanının kesilmediği bu karmaşık yüzyılda, Zekâ Tuzağı potansiyelinizi bütünleştirmeniz ve daha doğru kararları alabilmeniz için yeni bir alet çantası. Tanıtım Metni