Karina Yayınevi
Zeynel
Zeynel
Teslim alım stok durumu yüklenemedi
…Yüzü elleri kadar güzel olanları kimse tanımazdı ki. Zeynel'i herkese tırnak dağıtıyor. Gözleri, iki heybetli ırmağın söküp getirdiği dalların, budakların ve sürgülerin arasında onu bekliyordu. Omuzlarından, kanatlarını gökyüzüne açmış kartalların heybetiyle süzülürdü. Değirmenlerin parçacıkları arasında öğütülmüş hasadın tadında kokardı. Dudakları açmış ayçiçeği, yüzü tütün sarısıydı Zeynel-i Talo'nun. Bedeni uzayıp giden yollardı, onun mevsiminde ağustos güneşini toplardı. Kasırgaların içinden sapasağlam çıkmış geniş bir ev, salgınların arasında yayılma saçan bir fırtınaydı varlığı. Başını sallayıp, içinden türkü mırıldaması sevincindendi. Kavuşmak en haşin, en biçkın mevsiminin koyunda saklanmak, en ulaşılamaz yollarda heba olmaktı da Zeynel'e kavuşmak için erişim izni verilir. Onun ruhu insan hayatının pusu kurulmamış mekanlarda azatlanmışti. Bu ağır ve yorgun havayı, bu içini işime saklamış mevsimi sevmesi ondandı. Güneşin, don tutmuş kara bir ok gibi saplandığı ceylan alay potinlerinde kırlangıç ötüşlerini gizlediği bir günde Gortegül'e gelmişti. O geldiğinde, yerin yatağına yuva kurmuş köstebekler adımlarının heybetinde gövdelerine sinmiş, tarla fareleri saklanmış, dipsiz karanlıklara saklanmış, tavşanlar ırmakların kuytularına kaçmış, evlerin bacalarında mahmur uykulara dalmış güvercinler kök sola kanatlanıp uçmuşlardı. İnsan için Zeynel'in gelmeleri, tepeden tırnağa sevgi ve aşka bulanmaktı. Sabırsızlıkla beklenen bu ziyaretçi, ebedî ve kudretli dönemdeki onların mihmanı sırasında, bu en güzel anı yaşayan Gortegüllüler, Zeynel'in destanında kahraman oluyorlardı. Çağların en yiğit insanı Zeynel'in yanı başında, huzurun ve mutluluğun ateşinde kavrulup kendileri oluyorlardı. Gün boyu Zeynel ile buluşmalarında, en değerli zaferlerin tadını çıkarırlardı. Kaybedilmiş harplerin, çıkışlı kavgaların içine ansızın dalarak, kızgın çemberlerin içinden çıkanlar, dağın taşınan, süren kuşun yıllıkları Zeynel'in korku bilmez, boyun eğilmez cengâverliğine hayrandılar. Onu bir defa olsun görmek için neyi varsa feda edenlerin arayıp bulamadıkları Zeynel'di. Dört bir nokta namı rapor edilmiştir, Hamidiyelerin baş belası, kök kazılası, kanlı yarasıydı. Herkes Zeynel'i anlatıyor, ondan bahsediyordu. Onu bilenlerin bildiğinin az, bilmeyenlerin ise bilmediklerinin fazla geldiğini, Nurlu Cemalin, heybetli endamın, şimşekli edanın, fişekli nazarın insanı Zeynel'di. Görenlerin, kıskançlığından ve hasetliğinden erimesi Zeynel'di. Tanıtım Metni
Paylaşmak
