Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü

Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü'nün ortaya çıkışını yalnızca yaşam deneyimine dayandırmak pek doğru olmaz. Edebiyat hikâyesinin en az yaşam deneyimi kadar etkili olduğunu ve bu sözün, özellikle Gustave Flaubert'in meşhur Yerleşik Düşünceler Sözlüğü'nden esinle hayat bulduğunu belirtmek gerekir. Bu sözün en güçlü yanı ironisiydi tabii ama asıl muhteşem olan, böyle bir sözlük hazırlama fikriydi; kalıplaşmış algıları hicvederek dokuzuncu yüzyılın ruhunda madde maddeyi yansıtan fikir, ondan önce büyük bir buluştu. Bu şekilde Flaubert'in izinden gitmesine izin veren Ambrose Bierce da yirminci yüzyılın başında yayımlanan yayımlı eseri Şeytan'ın Sözlüğü'nde yine hiciv ve ironi yoluyla kendi dönemini resmediyordu, Amerikan toplumunun özelliklerini aşağılıyordu. Tabii ki dünya genelinde bu iki sözlük dışında da klasik sözlük tanımına uymayan birçok farklı sözlük deneyimi yaşandı, hatta hem roman hem de sözlük olan bazı eserler yayımlandı. Ama Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü'nün Flaubert'in sözlüğünden esinlendiğini ve maalesef bu sözlüğünü hazırladıktan sonra okunduğu için Bierce'nin sözlüğüneyse daha yakın desteklendiğini vurgulayan yarar öğretimi. Bu noktada akıllara şu soru gelebilir; birliğe söz konusu olmak gerçekten ihtiyaca böyle bir değişim var mı? Biliriz ki sözlükler, edebi eserlerden farklı olarak daha pragmatik bir bakışla ve daha somut bir satışı gerçekleştirmek uğruna üretilirler. Anlamlar sözlüğünün rafa kalktığı bir dönemde, gayrimeşru anlamlardan çatlamış bir sözlük ne işe yarar? Evet, lafı hiç dolandırmadan söylersek, hiçbir işe yaramaz. Hiçbir işe yaramadığı gibi okumaya zarar da vermek; Herhangi bir çıldırtıcı kelimenin tam anlamıyla gerçek hayata katılmak için işler sarpa sarabilir. Bu nedenle sözlüğe faydacı yaklaşmak, her şeyden önce güvenli değildir. Bir romana yaklaşmanın gerekli olduğu gibi, her zaman sakin ve soğukkanlı olunması ve bu sözlükten edebiyat dışı bir faydanın beklenmemesi tavsiye edilir.Tanıtım Metni